
Ateşbaz Veli Türbesi, Selçuklu türbe mimarisi tipindedir. Türbede metfun olan kişi, Hazret-i Mevlâna’nın muasırı olup asıl ismi Şemseddin Yusuf’tur. Rivayete göre, bir gün dergâhın mutfağında odun kalmayınca Hazret-i Mevlâna, latife ile “Odun yoksa ayaklarını kazanın altına sok onunla pişir.” der, Ateşbâz da kazana ayaklarını sokar ve parmak uçlarıyla yemeği pişirir. Hazret-i Mevlâna’nın aşçıbaşısı olan Ateşbâz’ın Bahâ Veled ile birlikte Belh’ten veya Karaman’dan Konya’ya geldiği, dergâhta yetiştiği ve aşçıbaşılık yaptığı rivayetler arasın...
İnsan yaşlanmaz, hayatı boyunca edindiği deneyimler ile yalnızca olgunlaşır. Coğrafyasından maneviyatına, lezzet kültüründen tarihine kadar Konya, bir insanın hayatına katabileceği en özel deneyim ve en büyük olgunluk olacaktır.
İnsan küçük bir evren taşır içinde. Ömür yolculuğu kilometreler ile değil zamanla ölçülür. Dünya üzerinde gittiği her yer, kat ettiği her rota içindeki dünyayı değiştirir insanın. İşte bu yüzden Mevlana’nın şehri Konya’yı gezmek ve eşsiz rotalarında yolculuk etmek, insanın kendini keşfetmesi demektir aynı zamanda.