
Alâeddin Tepesi’nin güneyinde Sahip Ata Vakıf Müzesi ile Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu cadde üzerinde 500 m kadar ilerlerseniz Konya Etnografya Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Müzedeki koleksiyonların çekirdeğini 1899 yılında kurulan Müze-i Hümayun Konya Şubesi ile Mevlâna Müzesi’nden devralınan etnografik eşyalar teşkil etmektedir. 1975 yılında Konya Etnografya Müzesi adıyla ziyarete açılan müze, zaman zaman Konya Türk-İslâm Sanatları Müzesi diye de anılmaktadır.
İnsan yaşlanmaz, hayatı boyunca edindiği deneyimler ile yalnızca olgunlaşır. Coğrafyasından maneviyatına, lezzet kültüründen tarihine kadar Konya, bir insanın hayatına katabileceği en özel deneyim ve en büyük olgunluk olacaktır.
İnsan küçük bir evren taşır içinde. Ömür yolculuğu kilometreler ile değil zamanla ölçülür. Dünya üzerinde gittiği her yer, kat ettiği her rota içindeki dünyayı değiştirir insanın. İşte bu yüzden Mevlana’nın şehri Konya’yı gezmek ve eşsiz rotalarında yolculuk etmek, insanın kendini keşfetmesi demektir aynı zamanda.