
Alâeddin Keykubad zamanında (1220-1237), surların dışında sultana ait bir gül bahçesinin Mevlâna’nın babası Sultanülulema Bahaeddin Veled’e bağışlanması ve önce Baha Veled’in daha sonra Mevlâna’nın kendisi ve yakınlarının defnedilmesiyle külliye teşekkül etmeye başlamıştır. 1273 yılında Sultan Veled Kubbe-i Hadra (Yeşil Kubbe) inşa edilmiştir. Türkiye Selçuklu Devleti döneminde türbe olarak başlanan ardı sıra Karamanoğlu ve Osmanlı döneminde yapılan eklemeler ile külliye bugünkü şeklini almıştır. 1924’te tekke ve zaviyelerin kapatılması kanunu ile müzeye çevri...
İnsan yaşlanmaz, hayatı boyunca edindiği deneyimler ile yalnızca olgunlaşır. Coğrafyasından maneviyatına, lezzet kültüründen tarihine kadar Konya, bir insanın hayatına katabileceği en özel deneyim ve en büyük olgunluk olacaktır.
İnsan küçük bir evren taşır içinde. Ömür yolculuğu kilometreler ile değil zamanla ölçülür. Dünya üzerinde gittiği her yer, kat ettiği her rota içindeki dünyayı değiştirir insanın. İşte bu yüzden Mevlana’nın şehri Konya’yı gezmek ve eşsiz rotalarında yolculuk etmek, insanın kendini keşfetmesi demektir aynı zamanda.