
Ahi Celal Mahallesi’nde, Ulu Camii Caddesi ile Kalaycı Sokağı’nın kesiştiği köşede yer alır. Yapının inşaatında tuğla ve moloz taşın yanı sıra, az miktarda da devşirme malzeme kullanılmıştır. Camii, güneyden kuzeye doğru genişleyen harim ile kuzey duvarı boyunca uzanan son cemaat yeri ve bunun önündeki yamuk planlı avludan ibarettir.
Yapıdaki süslemeler, çini mozaik ile bezeli harim mihrabı, son cemaat yerindeki dış mihrap ve minarenin sekizgen kesitli pabucunda toplanmıştır.
Yapının tek kitabesi minarede yer alır. Minare kitabesine dayanılarak, yapının 1213 tarihinde veya birkaç yıl önce inşa edildiği kabul edilmektedir.
İnsan yaşlanmaz, hayatı boyunca edindiği deneyimler ile yalnızca olgunlaşır. Coğrafyasından maneviyatına, lezzet kültüründen tarihine kadar Konya, bir insanın hayatına katabileceği en özel deneyim ve en büyük olgunluk olacaktır.
İnsan küçük bir evren taşır içinde. Ömür yolculuğu kilometreler ile değil zamanla ölçülür. Dünya üzerinde gittiği her yer, kat ettiği her rota içindeki dünyayı değiştirir insanın. İşte bu yüzden Mevlana’nın şehri Konya’yı gezmek ve eşsiz rotalarında yolculuk etmek, insanın kendini keşfetmesi demektir aynı zamanda.